3 Nisan 2010 Cumartesi

15 Parçadan Yokoluş Hikayesi...

Hayatlar tek tek istenilenin en üst boyutunda.. Şimdilik.

Evden çıkan 15 kişinin biri kendisini vurdu, 12'si yeni bir düzen bulmak adına uğraştı, 1'i eski düzene uyum sağladı ve kalan 1 kişi "düzeni aramanın" asıl hata olduğunu kabullendi...

Devrimi en iyi şekilde gerçekleştirebilecek yeteneklere sahip müritler toplama yoluyla birbirlerine ulaşmışlar, örgütlenmişler ve tüm toplumu bunu istemesi için ikna edebilmişler...
Donanımlı olmak zorunda kalmanın sosyal kabul gördüğü bir toplumda yaşamak onlar için neredeyse imkansızlaşmıştı. Donanım-acı arası bu silinemez algı ve benzerlik bağını -en başında- kafasında değiştirebilmek için hem donanımı hem de acıyı tüm imgeleriyle kafasından kaldırması gerektiğini biliyordu. Acıyı kaldırmaya çok yakındı, ama kendisi için değil. Her şeyden habersiz mutlu ve cahil insanlara o kadar acıyordu ki, acıyı kaldırsa bile bu onun acısı olarak yeniden doğacaktı. Kendisini nasıl ortadan kaldıracaktı? İşte burada da donanımları konuşuyordu..

Ani bir karar verdi, kağıda bir daire, bir de üçgen çizdi. Sonra dairenin içine bir üçgen ve üçgenin içine bir daire daha... Sonra da bir kalem, ucu tam dairenin ortasında.. Kalemle çizilen kalemin çizdiği dairelerin üstünü elindeki kalemle çizdi, ve tüm fikirlerinden vazgeçti.

"Düzenden rahatsız olan, yeni düzen arar.
Toplumla bütünleşen, bireyselliğini unutur.
Bireyselliğini hatırlayan, toplumu aldatır."

Üç denklem ve üç sonuç! Elinde kaldı hepsi, birden bire anlamını buldu yaşamındaki kollektif salyaların... Üç köpek ve iki kedi, işte çıkış!

Kendini vurmak ve "düzen aramanın mantıksızlığını kabullenmek" arasında gitti geldi, gitti geldi...
Sonunda karar verdi, düzenleri teker teker vurmaya çalışırken kendi varoluşunun mantıksızlığını kabullenecekti...


Saba!


(Tarihi bilmiyorum, eski bir defter arasında bulduğum kısa bir yazıydı..)